Allah (C.C.) Birdir

Ezanlar da Kürtçe olacak

M.Furkan YILDIZ tarih 12.07.2011, 05:08 (UTC)

CHP’nin 18 yıl minarelerden okuttuğu ‘Türkçe ezan’ uygulamasını BDP ‘Kürtçe ezan’ biçiminde gündeme getirdi. 20 Mayıs’ta Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde ilk kez Kürtçe ezan okundu. Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde BDP ilçe teşkilatının organize ettiği Demokratik Çözüm ve Barış Çadırı’nda 20 Mayıs günkü Cuma namazında Kürtçe ezan okundu. 27 Mayıs Cuma günü ise söz konusu çadırda, Suruç Belediyesi İmamı Abdullah Karsak tarafından kıldırılan Cuma Namazında devlete tepki gösterilen Kürtçe hutbede dini içeriğin yerine baştan sona siyasi içerik aldı. Kürtçe hutbede “devlet tarafından yapılan inkar ve imha politikalarının devam ettiği ve Şırnak’ta ölen 12 şehidin devlet tarafından inkar edilerek Kürtleri ve davasını yok saydığı’ söylendi. Hutbe öncesinde okunan ezan herkesi şaşırttı. Bütün dünyada ortak mesaj olduğu için Arapça orijinalinden okunan ezan Kürtçe okundu. BDP’nin Kürtçe hutbe uygulamasına sert tepki gösteren Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Yalçın Topçu, “Yakında Kürtçe ezan isterlerse şaşırmayın” uyarısında bulunmuştu.

BDP il Başkanı: Devam edecek

BDP Şanlıurfa İl Başkanı Müslüm Kaplan STAR’a yaptığı açıklamada, geçen hafta Kürtçe ezan okunmaya başlandığını belirterek, bundan sonra da devam edeceğini söyledi. Kaplan, “İbadetler Kürtçe yapılıyor. Kürtçe ezan da geçen hafta başladı. Bundan sonraki süreçlerde o toplumun ağırlıklı dili neyse o dilde okunmaya devam edecek” dedi. BDP eski Grup Başkanvekili ve Batman Bağımsız Milletvekili adayı Bengi Yıldız, Kürtçe ezandan haberi olmadığını söyledi. Yıldız, “Şimdi ilk kez sizden duyuyorum. BDP’de bu konu tartışılmamış, bununla ilgili alınmış bir karar yok. Nereden çıktığını anlamadım. Böyle bir şeye ihtimal vermiyorum” dedi.

CHP 18 yıl Türkçe Ezan okuttu

BDP’nin Kürtçe ezan uygulaması akıllara CHP’nin iktidar olduğu dönemde, 18 yıl boyunca zorunlu Türkçe ezan uygulamasını getirdi. Türkçe ezan 29 Ocak 1932’de fiilen, 18 Temmuz 1932’de de resmi genelge doğrultusunda okunmaya başladı.

Diyanet’ten yerel vaaz AÇILIMI!

M.Furkan YILDIZ tarih 12.07.2011, 05:05 (UTC)

Başkan Görmez merkezi vaaz sistemine son verdi. Camileri ‘yerel’e döndüren bu karara Beyaz Hoca’dan tepki geldi.
Federal yapıya giden yolun taşlarını döşeyen AKP, 7 bölgeye kurduğu “Dini Yüksek İhtisas Merkezleri” nin ardından Diyanet kanalıyla bir hamle daha yaptı. Merkezi vaaz sistemine son verilmesiyle, minbere yerel imamlar çıkacak.
Görmez, ipucu vermişti
Dİyanet İşleri Başkanı Görmez, Diyarbakır’daki Dini Yüksek İhtisas Merkezi için “Bölgedeki ilmi birikimle modern birikimi birleştirecek” demişti. Karara tepki gösteren Zekeriya Beyaz, “Yerel dille vaaz, milli birliğimizi zedeler” dedi.

Özerkliğin önünü açmak için camiye de giriyorlar
Merkezî vaaz sisteminin özerklik için kaldırıldığını söyleyen İlahiyatçı Profesör Zekeriya Beyaz, “Bu milli birliğimizi zedeler” dedi.
Haber : Salim Yavaşoğlu
Adım adım federal yapıya giden yolun idari ve hukuki taşları döşendi, sıra dine geldi. Kalkınma ajansları kuruldu. Her biri yerel bir Yargıtay olacak “Bölge İstinaf Mahkemeleri” ne atmalar yapıldı. 7 bölgede “Dini Yüksek İhtisas Merkezi” kuruluyor. “Atatürk” ve “Türk Milleti” gibi değerlerden arındırılarak yapılması planlanan “Yeni anayasa” ile adı konacak federal sistemin fitili camilerden de ateşlenecek. Yetersiz kişilerin camilerde mihraba çıkıp, vatandaşa yalan-yanlış bilgiler verip yönlendirmesinin önüne geçilmesi için başlatılan “merkezi vaaz” sisteminden vazgeçilecek. Her camide “yerel imam”lar mihraba çıkıp, vaaz verecek.

Kabloları kesecek
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, camilerde vaazların merkezi sistem yerine minberden yapılmasına yönelik çalışma yürüttüklerini belirterek, “Bütün merkezi sistemin kablolarını keseceğim” dedi. Merkezi sistemle konuşmaların bir yerden başka yere teknolojik imkanlarla yayılmasına karşı olduklarını ifade eden Görmez, şunları söyledi: “Bir yerden konuşmalar yapılıyor ve başka camilerde biz insanları, konuşanı görmeden, o metalik sese mahkum ediyoruz. Zaman zaman da cızırtılı seslerle insanları bizi dinlemeye mahkum etmeye başkanlık olarak hakkımız yoktur.” Görmez, şu anda çeşitli yerlerde hocaların kurs gördüğünü kaydederek, “En kısa zaman içinde her arkadaşımız her minber görevlimiz kürsüye çıkacak ve bu milleti aydınlatmaya başlayacaktır” diye konuştu.

Zaruretten doğmuştur
İlahiyatçı Profesör Zekeriya Beyaz, camilerde merkezi sistem vaaz uygulamasına son verilerek bir takım bölgelerde başka dillerden vaaz verilmesinin yolu açılmak istendiğini belirterek “Bu milli birliğimizin zedelenmesine yol açar” dedi. Camilerde vaazların merkezi sistemle yapılması uygulamasanın durup dururken doğmadığına işaret ederek, “Bu zaruretten doğmuştur” diyen Beyaz, şöyle konuştu: “Bu zaruret de şudur: Bütün camilerde yetkili ve ciddi manada vaaz verecek şekilde yetişmiş eleman bulmak mümkün değildi. Şu anda da mümkün değil. Dolayısıyla bir merkezden yapıldı.”

Müstakil vaaza engel yok
Bazı illerde birçok cami ama bir tek müftü bulunduğunun altını çizen Beyaz, şunları söyledi: “Orada 10 cami varsa, her cami de vaaz verecek müftü görevlendiremezsiniz. Müftü bir camide konuşur, vaaz eder diğer camilerdeki vatandaşlar da bunu teknoloji yardımıyla naklen dinler. Bunun neresi yanlış? Zararı olmadığı gibi baştan sona kadar da faydası vardır.”
Prof. Beyaz, durup dururken camilerdeki merkezi vaaz sistemini kesmenin bir anlamı olduğunu kaydederek şunları söyledi: “Bunun anlamı da şudur: Yarın hiç ehliyeti olmayan kimseler başka başka camilerde minbere çıkıp vaaz vermeye başlayacak. Millete, doğruların yanında yanlışları da söylerler. Bu durumda kafalar karışır. Bir çok ihtilaf ve sıkıntılar meydana gelir. Bir de kendini bilmez bazı görevlilerin kapalı devre siyasi ve tarafgir konuşmalarına fırsat verilmiş olur. Dolayısıyla bu konu ciddi manada ele alınmalı ve sıkıntıya meydan verilmemelidir.”
“Tabiatıyla bir takım yerler de, bölgeler de başka dillerden vaaz edilmesinin yolu açılmak isteniyor. O konuyu geliştirmek istiyorlar” uyarısını yapan Zekeriya Beyaz, “Kürtçe vaaz verilmesinin ne sakıncası olabileceği” şeklindeki sorumuzu ise şöyle yanıtladı: “Türkiye’de Türkçe’yi anlamayan insan yoktur. Bazı yerlerde az sayıda yaşlı bayanlar vardır. Bunun dışında camide 2-3 dili devreye sokmak fayda getirmez, zarar getirir. Milli birliğimizi zedeleyecek konulara yardımcı olunmuş olur.”

Federal yapıya adım adım...
Yeniçağ gazetesi, 5 Mayıs 2011 günü manşetinden bu adımı da kamuoyu ile şöyle paylaşmıştı: “ABD’nin hayalindeki GOP’un Türkiye’sinin ekonomik, sosyal, siyasi, hukuki, kültürel ve kurumsal altyapısı hazırlanıyor. Türkiye’nin üniter yapısını tartışmaya açan AKP, AB’ye uyum adı altında kalkınma ajanslarından bölge istinaf mahkemelerine, il özel idareleri ve belediyelerin yapısına kadar gerekli her adımı birer birer atıyor. Şimdi de Diyanet İşleri Başkanlığı, ilki Diyarbakır’da olmak üzere 7 bölgede Dini Yüksek İhtisas Merkezi kuruyor. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, 30 Nisan 2011’de yaptığı açıklamada, Diyarbakır’da kurulacak Dini Yüksek İhtisas Merkezi için ” Bu ihtisas merkezi, bölgedeki ilmi birikimle Cumhuriyet döneminde ilahiyat fakültelerinden elde edilen modern birikimi birleştirecek ve oradan toplumun tamamını kuşatacak bir maya oluşturacak “ demişti. BDP’nin desteklediği bağımsız İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, New York Times’a gönderdiği, “Arap Baharı, Kürt Yazı” başlıklı makalesinde, “Türkiyeli Kürtler kendi dillerinde eğitim alma ve dua etme hakkına sahip olmalı ve kendi şehir ve kasabalarında kendi kendini yönetebilmeli” dedi. Yeniçağ, 18 Haziran 2011 tarihli nüshasındaki haberinde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önünde iki seçeneğin olduğunu belirten Tuncel’in şu sözlerine de yer verdi: ” Hükümet, ya bu talepleri ciddiye alır, Kürt milletvekillerini Türkiye’nin yeni anayasasının yazım sürecine dahil eder, Kürt halkının hakları için anayasal garantiler sunar ve kendi kendimizi yönetmemize izin vererek özerklik talebimizi kabul eder. Ya da bugüne kadar sürdürdüğü şiddetli baskı politikasına devam eder. Eğer ikinci yolu seçerse, Türkiye geçmiştekinden de yoğun bir şiddet dönemine girebilir.”

<-Geri

Devam->